Türkiye bugün yine tek yürek…
Tarifsiz acı, hepimizin ortak acısı…
20 kahraman vatan evladımıza son görev, son veda için farklı coğrafyalarda ama tek bir yürek olarak durduk, tek bir vücut gibi olduk.
Her şehirde, her evde, her kalpte aynı hüzün… Aynı gurur… Aynı minnet…
Mürted Hava Meydan Komutanlığı’nda düzenlenen devlet töreninde, bayrağa sarılı tabutlar uğurlanırken her birimizin gözleri doldu, yüreği titredi. Cumhurbaşkanından en küçük evlada, askerinden vatandaşa herkes bir ağıt gibi sustu, sessizliğin içinde dualar yükseldi.
Şehitlerimizi uğurlamak, sadece bir tören değil; onların bizde ve bu topraklarda yaşadığını, hatıralarının, fedakârlıklarının, cesaretlerinin ebediyen yaşatılacağını hatırlatan bir çağrıydı.
Her bir tabut, sadece bir asker değil; bir vatan parçasının simgesi, bir milletin onurunun taşıyıcısıydı. Bizler onların arkasında bıraktıkları anne-babaları, eşleri, çocukları ve kardeşleri düşündükçe, gözlerimizdeki yaşlar onlara minnettarlığımızın sessiz bir ifadesi oldu.
Onlar gitti ama geride bıraktıkları miras, cesaretleri, imanları ve kahramanlıkları ile daima yanımızda…
Bugün, 20 kahramanımız için acı büyük, fakat biz biliyoruz ki onlar Allah’ın rahmetinde, şehadet mertebesinde yaşıyor. Biz göremesek de, dualarımızda, yüreklerimizde ve tarihimizin her sayfasında onlarla birlikteyiz.
Bu satırları yazarken içimde tarifsiz bir sızı var. Bir yanda göğe yükselen yirmi kahramanımızın ardından duyduğumuz derin hüzün, diğer yanda onların eriştiği o ulvi mertebenin verdiği büyük bir teslimiyet…
Şehitlik, insanın canını bile bile, isteyerek, gözünü kırpmadan vatanına adaması demektir. Yeryüzünde bundan daha büyük bir fedakârlık yoktur. Bu yüzden şehitlik mertebesi, en yüce makamdır. Allah’ın seçilmiş kullarına nasip ettiği eşsiz bir onur…
Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler, ancak siz farkında değilsiniz.”
(Bakara Suresi, 154)
Bu yüzden biz kahramanlarımıza “öldü” diyemeyiz, demiyoruz. Onlar yaşıyor. Biz göremesek de…
Onların nefesi kesilmedi; sadece nefesleri bizden alındı. Onların adımları durmadı; sadece ayaklarının izi bu dünyada kaldı. Biz kaybettik sanıyoruz ama aslında onlar kazandı: Rabbine kavuşmayı, sonsuzluğu, şerefi…
Fakat en zor görev, en ağır yük, geride kalanların omzunda…
Bir anne var mesela… Yavrusu doğduğunda ilk onun kalp atışını duymuştu. Şimdi o kalp susmuş gibi düşünülüyor ama anne biliyor ki o kalp cennette çarpıyor.
Bir baba var… Oğlunun omzuna gururla dokunmuş, “Yolun açık olsun” demişti. Şimdi o el havada asılı kaldı sanki.
Bir eş var… Geceleri sessizliğe tutunan, artık bir daha açılmayacak kapının önünde bekleyen…
Bir evlat var… Küçücük yüreğiyle “Babam ne zaman gelecek?” diye soran…
Bir kardeş var… Hep omuz omuza yürüdüğü can parçasını artık sadece fotoğraflarda kucaklayan…
Onlar için acının tarifi yok...
Mukadder ben; 20 Kahramanımızı dualarımla, sonsuz minnetle uğurlayan bir kardeş, Rabbim şefaatinizden faydalanmayı bizlere de nasip etsin....
Sevgilerimle...