Bazen bir yer, sadece bir coğrafya değildir. Bazen bir yer, geçmişin fısıltısı, geleceğin davetidir.
İşte o yerlerden biri: Nallıhan.
Ankara’nın batı ucunda, sessizliğin yankılandığı bir kapı gibi durur Nallıhan.
Burası, yalnızca bir ilçe değil… Bir gölün aynasında kendini seyreden kuşlar,
Bir dağın yamacında kök salmış çam ağaçları, Ve toprağın altından üstüne çıkardığı tarih ile
İnsana “dur” demeyi öğretir.
Çayırhan kıyısında uzanan Sarıyar Baraj Gölü, Gün doğarken maviye, gün batarken kırmızıya bürünür.
Burası "Ankara'nın denizi" derler, ama aslında iç huzurun kıyısıdır.
Gölün hemen ardında, Nallıhan Kuş Cenneti başlar. Yüzlerce kuş türünün göç yolunda verdiği bu mola, İnsana da durmayı, bakmayı, hissetmeyi öğretir.
Ama Nallıhan sadece suyla değil, dağla da konuşur.
Yükseklerde bir yer vardır: Hoşebe ve Yaylası. Her tarafı çam ve ladin kokar.
Yaz sıcağında bile serin, Geceleri yıldız dolu bir çatı gibi gökyüzüyle baş başa bırakır insanı.
Kampçılar, doğaseverler, karavancılar için Elektrikten, betondan, telaştan uzak bir özgürlük alanıdır Hoşebe.
2007 li yıllarda Hoşebe de geceleri birkaç kez kaldım desem inanır mısınız ?
Hoşebe çevresi ve Nallıhan genelinde doğa turizmi kıpısıdır.
Belediye burayı rektörü edip kullanıma açacak.
Yeni açılan kamp ve karavan alanları, Yerel halkın sunduğu ekolojik konaklamalar,
Doğanın kalbinde ama doğaya zarar vermeden yapılan tatiller…
Aslında burası “saklı rota”ya dönüştü desem daha doğru olur.
Ama Nallıhan yalnız doğasıyla değil, maneviyatıyla da derindir.
Bir tepenin ardında, zamanı aşan bir durak: Tapduk Emre Türbesi.
Yunus Emre'nin de yolu buradan geçmiş derler.
Ve ne güzeldir ki; bir gölün sessizliğiyle bir türbenin huzuru aynı coğrafyada buluşur.
Buraya gelen, hem doğayı izler hem içini dinler. Çünkü Nallıhan; kuşun kanadında gökyüzünü, Yaylanın taşında zamanı, Türbenin duvarında teslimiyeti
Ve gölün suyunda dinginliği anlatır. Şimdi sor kendine:
Bir hafta sonu, gerçekten dinlenmek mi istiyorsun?
Kuş sesleriyle uyanmak, yıldızlarla uyumak mı?
Köklerinle ve inançlarınla baş başa kalmak mı?..
Yönünü batıya çevir. Ankara’nın kalabalığından 2 saat uzakla,
Ruhuna çok daha yakın bir yer var: Nallıhan.
Bende Aromatik bitkilerden mor renkleri barındıran bir hasat şenliğine katıldım.
Sepetime deste deste mor renkli lavanta çiçekleri doldurdum.
Bu esnada; Nallıhan Belediye Başkanı Ertunç Güngör ile belediye bahçesinde sohbet ettik.
Başkan Ertunç Güngör derli ama gayretli, dertli ama umutlu,
Dertli ama güvendiği dağlar var. Söylediklerini de bir bir yapıyorlar.
Gece gündüz demeden Ankara yollarını aşındırıyor.
Siyasi fikrini zikrini bir kenara bırakmış, herkesle dost ahbap, göçü nasıl önlerim düşüncesinde
Aslında nasıl önleyeceğini de kafasında çözmüş, hatta eyleme bile geçmiş,
Yeni doğan çocukları olan ailelere belediyeden ayda üç bin lira destek veriyor tamı tamamına bir yıl.
Yaz aylarında çocukların spor, kültür yüzme gibi aktivitelerini destekliyor.
Eğitim yılında kırtasiye yardımında bulunuyor ailelere.
Daha başka destekleri de var aileye,
Biliyor inanıyor ki “çocuk mutlu olarsa anne mutlu olur “
“Anne mutlu olursa aile mutlu olur “
Ertunç Başkan’a göre aile mutlu olmalı ki .
Nallıhan’ı terk etmesin
Baba bir şekilde iş bulur.
Bizde işsizlik yok diyor Ertunç Başkan...
Bu Formül bence de tutar.