Bir kandil gecesi daha geldi kapımıza…
3 Eylül Çarşamba günü, âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) doğumunu, yani Mevlid Kandili’ni idrak edeceğiz.
O gece yalnızca bir bebek dünyaya gelmedi; umut doğdu, rahmet doğdu, insanlığa yol gösteren bir nur doğdu. Karanlık gecelere sabahı müjdeleyen güneş gibi, Efendimizin varlığı da yeryüzünü aydınlattı.
O ki; taş kalpleri merhametle yumuşatan, en büyük düşmanını bile affedebilen bir rehberdi. O ki; sevgiyi çoğaltmayı, adaleti gözetmeyi, kardeşliği yüceltmeyi bize öğretti.
Bugün bizlere düşen, onun kutlu mirasını sadece sözlerle anmak değil; hayatımıza nakşetmek, gönlümüzde yeşertmek…
Rabbimiz Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ, 107)
İşte bu yüzden Mevlid Kandili sadece bir doğumun hatırlanışı değildir; insanlığın yeniden merhametle tanıştığı, sevgiyle yoğrulduğu, kardeşlikle buluştuğu bir dönüm noktasıdır.
Ben kendi adıma, her kandil gecesi içimde şu soruyu sorarım:
“Onun yolundan yürüyebiliyor muyum? Onun merhametini, sabrını, sevgisini hayatıma katabiliyor muyum?”
Bu sorular, yüreğimde hem bir sızı hem de bir umut bırakır. Çünkü bilirim ki, O’nun izinde yürüyen hiç kimse yolunu kaybetmez.
Sevgili dostlar, gelin bu mübarek geceyi vesile kılarak gönüllerimizi kin ve öfkeden arındıralım.
Bir yetimin duasına, bir komşunun selamına, bir dostun tebessümüne sahip çıkalım.
Çünkü Efendimizin en büyük mirası, merhamet ve kardeşliktir.
Mukadder ben; hepimiz için kandil gecesi, dualarımız kabul, gönlümüz huzurlu, yolumuz aydınlık olsun duasında bulunan...
Kandiliniz mübarek olsun.
Sevgilerimle...