İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık, Narkotik ve Ekonomik Suçlar Soruşturma Bürosu’nca yürütülen uyuşturucu soruşturması kapsamında, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Sadettin Saran’ın Adli Tıp Kurumu’nda verdiği örnekler kamuoyunun en çok konuştuğu konular arasına girdi. Yapılan incelemede saç örneğinde test sonucunun pozitif çıktığı, buna karşılık kan, idrar ve tırnak örneklerinin negatif olduğu öğrenildi. Adli sürecin ve teknik incelemelerin sürdüğü bildirildi.
Saran ise konuya ilişkin açıklamasında, söz konusu maddeyi hiç kullanmadığını belirterek yeniden test vermeye hazır olduğunu ifade etti ve özel bir sağlık kuruluşunda tekrar analiz yaptıracağını duyurdu.
SAÇ TESTLERİNE İLİŞKİN TARTIŞMALAR ARTTI
Gelişmenin ardından “Saç testlerinde hata olur mu?”, “Saç analizi neyi gösterir?” soruları gündeme taşındı. Tartışmalar üzerine Adli Tıp alanında uzun yıllardır görev yapan Prof. Dr. Sevil Atasoy’un açıklamaları yeniden hatırlandı. Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Adli Bilimler Bölüm Başkanı olan Atasoy, saç analizinin adli tıp açısından neden kritik bir yöntem olduğunu ayrıntılarıyla anlattı.

KANDA ÇIKMAYAN MADDE SAÇTA NASIL TESPİT EDİLİYOR?
Prof. Dr. Sevil Atasoy’a göre uyuşturucu maddeler kanda çok kısa sürede vücuttan atılabiliyor. Esrar ve kokain gibi maddeler bazı durumlarda 24 saat içinde, bazen ise birkaç gün içinde kanda tespit edilemez hale geliyor. Bu nedenle kan ve idrar testleri, çoğunlukla kısa süreli kullanımı ortaya koyabiliyor. Saç ise bu noktada devreye giriyor. Atasoy, uyuşturucu maddelerin saçta çok daha uzun süre kaldığını ve bu nedenle saçın “adli tıp açısından zengin bir bilgi deposu” olduğunu vurguladı.
HER SANTİMETRE SAÇ BİR AYI GÖSTERİYOR
Saç analizinde zaman faktörünün net biçimde izlenebildiğini belirten Atasoy, saçın bir ağacın yaş halkalarına benzediğini söyledi. Buna göre saçın her bir santimetresi yaklaşık bir aylık döneme ait biyolojik kayıt barındırıyor. Örneğin 10 santimetre uzunluğundaki bir saç örneği, kişinin son 10 ay içindeki olası uyuşturucu kullanımına dair bilgi verebiliyor. Saçın dip kısmına en yakın olan ilk santimetre ise en güncel, yani son aya ait verileri içeriyor.

MADDE SAÇA NASIL GEÇİYOR?
Uyuşturucuya ait bulgular, kan dolaşımı yoluyla saç köklerine ulaşıyor. Kafatasına yakın bölgelerde bulunan damarlar aracılığıyla kanda dolaşan maddeler saç diplerine taşınıyor ve saç uzadıkça bu bilgiler saç telinde kalıcı hale geliyor.
Atasoy’un açıklamalarına göre saç analizinde bazı biyolojik farklılıklar da sonuçları etkileyebiliyor. Koyu renk saçlar, açık renklilere kıyasla daha fazla madde tutabiliyor. Bu nedenle koyu saçlı bireylerde tespit olasılığı daha yüksek olabiliyor.
Saç uzunluğu da önemli bir kriter olarak öne çıkıyor. Kısa saç yalnızca son döneme dair bilgi verirken, uzun saç geçmiş aylara yayılan bir kullanım olup olmadığını ortaya koyabiliyor. Erkeklerde saçsızlık ya da çok kısa saç nedeniyle analiz zorlaşabilirken, kadınlarda genellikle daha uzun saç bulunması daha geniş bir zaman diliminin incelenmesine olanak tanıyor.

Saç dışında koltuk altı, göğüs veya kasık kıllarında da uyuşturucuya dair izler bulunabiliyor. Ancak bu bölgelerdeki kılların uzama süresi net olarak bilinmediği için kullanım zamanı ve sürekliliği hakkında saç kadar ayrıntılı bilgi vermediği belirtiliyor. Saçın boyalı olması ise genel olarak test sonuçlarını belirleyici ölçüde etkilemiyor.
DIŞ ORTAM KONTAMİNASYONU SONUÇLARI DEĞİŞTİRİR Mİ?
En çok merak edilen sorulardan biri de dış ortamda bulunan uyuşturucu partiküllerinin saça bulaşıp bulaşmadığı. Prof. Dr. Sevil Atasoy, bu tür yüzeysel temasların test sonuçlarını anlamlı biçimde etkilemediğini vurguluyor. Sonuçların esas olarak kandan saça geçen maddelere dayandığını ifade ediyor.
Uzmanlara göre saç analizi, tek başına suçun ispatı anlamına gelmiyor ancak kişinin geçmiş dönemde uyuşturucuya maruz kalıp kalmadığına dair güçlü bilimsel veriler sunuyor. Bu nedenle saç testleri, adli süreçlerde diğer delillerle birlikte değerlendiriliyor.



