İsrail’in 13 Haziran’da İran’ın nükleer programına yönelik başlattığı saldırılar, yalnızca askeri bir operasyon değildi; bir ülkenin damarlarına işleyen derin bir istihbarat ve ajan yapılanmasının da göstergesiydi. İran Genelkurmay Başkanı da dahil olmak üzere onlarca üst düzey komutanın bir günde öldürülmesi, sadece gelişmiş silah teknolojileriyle açıklanamaz.

İsrail’in İran’ın içine sızmış bir ağ üzerinden bu denli etkili olabildiği gerçeği, gözümüzü başka bir noktaya çeviriyor: Türkiye.

Gazze’deki katliamlarda 65 binden fazla yakın masumun kanına giren İsrail ordusunun saflarında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı taşıyan 4 bin asker bulunuyor.

Üstelik gönüllü, rezerv ve geri hizmet birlikleriyle birlikte bu sayı 10 bini aşmış durumda. Bu kişilerin bir kısmı Türkiye’den doğrudan gitmedi; üçüncü ülkeler üzerinden sahte kimliklerle İsrail’e geçti. En çarpıcı iddialardan biri ise Demir Kubbe sisteminin başındaki generalin bile Türk vatandaşı olması.

Şimdi soralım…

Yarın İsrail ile Türkiye arasında bir kriz veya sıcak çatışma yaşanırsa, bu “vatandaşlarımız” hangi safı tutacak?

Cevap ortada.

Bugün Gazze’de sivillere atılan her bomba, her kurşun, sadece İsrail’in değil, Türk pasaportu taşıyan Siyonistlerin de parmağından çıkıyor.

İsrail’de yaklaşık 250 bin Türk pasaportlu kişi yaşıyor. Türkiye’de ise 20 bin civarında hem İsrail hem Türkiye vatandaşı Yahudi bulunuyor. Bu kişiler, İsrail ordusunda askerlik yapıyor, Gazze’de savaş suçlarına katılıyor. Tel Aviv’deki Türkiyeliler Birliği ve Siyonist CHABAD örgütü, bu süreçte aktif rol oynuyor. Kimi zaman Türkiye’den gidenler, Gazze’de çektikleri videolarda bu kuruluşlara teşekkür ederek övünüyor.

Burada açıkça sorulması gereken şu: Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlık bağı, soykırım suçuna ortak olanlarla devam edebilir mi?

HÜDAPAR İsrail saflarında savaşan Yahudilerin vatandaşlıktan çıkarılması yönünde kanun teklifi vermişti. İktidar, milyonların tepki gösterdiği kanunları bir gecede Meclis’ten geçirebildiğine göre, bu çok daha hayati meselede de aynı iradeyi göstermek zorunda değil midir?

İsrail’in artık bugünlerde alenen Türkiye’yi tehdit etmesi belki de içeride kurduğu ağa olan güveninden kaynaklanıyor.

Türkiye’nin önünde, görmezden gelinemeyecek bir tehdit var. İsrail için savaşan Türk pasaportlu binler, bir gün bu topraklarda bir güvenlik zaafına, bir terör eylemine, bir ihanete dönüşebilir.

Bugün görmezden gelinen her şey, yarın çok daha ağır bir bedel olarak karşımıza çıkabilir.