Maalesef alkol illetinden dolayı Acı Gerçeklerden birisi Geciken Her Gün aramızdan Bir Hayat Eksiliyor.
15-21 Kasım takvimde bir hatırlatmadan ibaret görünse de gerçekte toplumun neredeyse her alanını sarsan derin bir krizi gün yüzüne çıkarıyor. Alkol artık bireysel bir alışkanlık değil; can alan, aileleri dağıtan, nesilleri etkileyen ve ülkenin güvenliğini tehdit eden toplumsal bir yara hâline gelmiş durumda.
Rakamların Ötesinde: Her Sayı Bir Hikâye, Bir Kayıp
2024 yılında Türkiye’de her gün ortalama 790 sürücü alkollü şekilde direksiyon başına geçti. 2025’in ilk 8,5 ayında 21 binden fazla sürücü alkollü araç kullanırken yakalanıp ehliyetini kaybetti.
Bu sayılar soğuk bir istatistik değil;eve dönmeye çalışan bir işçinin, okuldan çıkan bir çocuğun, gelecek planları yapan bir gencin kaderi demek.
Her rakamın ardında yarım kalmış bir yaşam, sessiz bir çığlık, kapanmayan bir yara var.
Suç, Şiddet ve Kaybolan Güvenlik: Alkolün Gölgesi Her Yerde
Araştırmalar, alkol bağımlısı bireylerde suç işleme oranının %68, bağımlı olmayanlarda ise %37 olduğunu gösteriyor. Aradaki fark, alkolün toplumsal düzeni nasıl sarstığını açıkça ortaya koyuyor.
Ağır suçlara baktığımızda tablo daha da çarpıcı: Cinayetlerin %85’i, Kadına yönelik şiddetin %70’i, Trafik kazalarının %60’ı,Tecavüz ve ağır şiddet olaylarının %50’si, alkol etkisi altında işleniyor.
Bu oranlar, artık inkâr edilemeyecek bir gerçeği haykırıyor: Alkol, toplumun dokusunu içeriden çürüten görünmez bir baskı unsuru hâline geldi.
Toplumsal Felaketin Eşiğinde: Gecikmek Can Kaybettiriyor
Devletin attığı adımlar değerli olsa da mevcut tablo, çok daha kararlı ve kapsamlı bir mücadeleyi zorunlu kılıyor. Çünkü alkol, yalnızca bağımlı olanları değil; onların eşlerini, çocuklarını, komşularını, hatta hiç tanımadıkları insanları dahi etkiliyor.
Bir baba, alkollü halde direksiyona geçtiğinde sadece kendi değil, başka çocukların da kaderini belirliyor.
Bir anne, alkol bağımlılığıyla mücadele ederken evde bir çocuk sessizce büyüyor; büyürken güveni değil, korkuyu öğreniyor.
Bir genç, alkollü bir sürücünün dikkatsizliği yüzünden hayallerine ulaşamadan toprağa veriliyor.
Geciken her önlem, eksilen bir hayat anlamına geliyor.
Atılması Gereken Adımlar Artık Çok Net
Sorunun çözümü, yalnızca yasaklarla veya cezalarla sınırlı değil; uzun soluklu, bütüncül bir politika gerektiriyor:
Gençlerin alkole erişimi sıkı şekilde denetlenmeli.
Alkol reklamları ve özendirici içerikler tamamen kaldırılmalı.
Alkollü araç kullanımına karşı cezalar daha caydırıcı hâle getirilmeli.
Bağımlılara ceza değil; tedavi, rehabilitasyon ve psiko sosyal destek sunulmalı.
Topluma yönelik farkındalık kampanyaları yıl boyu sürdürülmeli.
Bu bir yaşam tarzı tartışması değil; bu bir halk sağlığı ve ulusal güvenlik meselesidir.
Soru Basit Ama Ağır, Daha Kaç Hayat Kaybetmeyi Bekliyoruz?
Belki bu yazıyı okuyan bir anne, çocuğunu alkollü bir sürücünün hatasında kaybetti…
Belki bir baba, eşini bağımlılığın karanlığına teslim etti…
Belki bir genç, evdeki şiddetin ortasında büyümek zorunda kaldı…
Her kayıp, aslında toplumdan kopan bir parçadır.
Daha kaç evin ocağının sönmesini izleyeceğiz?
Daha kaç çocuğun gözyaşına sessiz kalacağız?
Daha kaç gencin geleceği bir şişenin dibinde kaybolacak?
Bu soruların cevabı, bugün alınacak kararlarda gizli.
Son Söz: Bugün Verilen Mücadele, Yarının Kurtarılan Hayatıdır
Alkolle mücadele bir yasak değil; bir vicdan borcudur.
Bir toplumu, bir aileyi, bir çocuğu koruma meselesidir.
Unutulmamalıdır:
Bugün atılan her doğru adım, yarının kurtarılan bir hayatıdır.