Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılarak yine dikkatleri üzerine çekti. Ortadoğu’nun en kritik meselelerinde net tavır ortaya koyan, mazlumların sesi olan Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin öne çıkan lideri oldu.

İlk gün yapılan genel kurul konuşmalarında tüm devlet başkanlarına yalnızca 5 dakikalık süre tanınmıştı. Ancak Erdoğan’ın konuşması sürenin ötesine geçince yayının kesildiği ya da sürenin bittiği görüldü. Bu duruma ilişkin İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un ardından Burhanettin Duran da açıklama yaparak “Konuşma süresi tüm liderler için 5 dakikayla sınırlıydı, bu nedenle yayına devam edilmedi” ifadelerini kullandı.

Ertesi gün gerçekleştirilen Gazze toplantısında ise en dikkat çekici an, masadaki fotoğraf karesiydi. Trump ve Erdoğan’ın basının önünde yan yana oturması, diğer İslam ülkeleri liderlerinin de etrafında bulunması, uluslararası kamuoyunda Erdoğan’ın “İslam dünyasının lideri olabilir mi?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı. Filistin meselesinde en başından beri net ve dik bir duruş sergileyen, İsrail’in vahşetini dile getiren tek lider olarak Erdoğan’ın öne çıktığını kimse inkâr edemez.

BM konuşmasında “Dünya beşten büyüktür” sözünü yeniden vurgulayan Erdoğan’ın bu çıkışı artık küresel kamuoyunda da güçlü bir karşılık buluyor.

Zirvenin ardından en dikkat çeken gelişme ise Erdoğan ile Trump arasında 2 saatten uzun süren özel görüşme oldu. Burada tek gölge düşüren olay, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeffry Barrack’ın sözleri oldu. Barrack, Erdoğan için “meşruiyet vereceğiz” ifadesini kullanınca büyük tepki topladı. Birçok televizyon programında olduğu gibi ben de bunun büyük bir gaf olduğunu ve istifa etmesi gerektiğini dile getirdim. Zira Erdoğan, halkın oylarıyla seçilmiş meşru bir liderdir; hiçbir ülkenin ya da büyükelçinin böyle bir yetkisi olamaz. Nitekim Erdoğan’ın elçiye dokunarak “Seninle sonra konuşuruz” mesajı vermesi de dikkatlerden kaçmadı. Gelen tepkiler üzerine Barrack, “Meşruiyet derken siyasi bir anlam kastetmedim, saygıdan bahsettim” diyerek geri adım attı. Ama bu açıklamanın tatmin edici olduğunu kimse söyleyemez.

Toplantılarda Erdoğan, yapılan anlaşmaların yanı sıra özellikle Gazze’deki zulmü gündeme taşıyarak İsrail’i bir kez daha kızdırdı. Hatta ABD Başkanı Trump’ın “Netanyahu konuşmadan önce ben açıklama yapmayacağım” sözleri, “ABD mi İsrail’i yönetiyor, İsrail mi ABD’yi?” sorusunu dünya gündemine yeniden taşıdı.

Önemli bir gelişme de Suriye Devlet Başkanı El Şara’nın BM’de konuşma yapması oldu. Dün “terörist” olarak görülen bir ismin bugün devlet başkanı sıfatıyla BM kürsüsüne çıkması, kuşkusuz Türkiye’nin diplomasi başarısının bir göstergesidir. Bu tablo, bölgedeki dengelerin kökten değiştiğini işaret ediyor.

Sonuç olarak; BM toplantısına Erdoğan’ın damga vurduğu açık bir gerçektir. Trump’ın özel isteğiyle yapılan görüşmenin yansımalarını önümüzdeki dönemde daha net göreceğiz. Ama şunu da teslim etmek gerekir ki; Türkiye bir daha Erdoğan gibi bir lider çıkarır mı bilinmez.

Sağlıcakla kalın.