CHP denildiğinde akla gelen birkaç isim vardır; partinin çilesini çekmiş, her kademesinde alın teri dökmüş, bir ömür emek vermiş… İşte Gürsel Tekin, o isimlerden biridir.

Yaklaşık 40 yıldır Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde, İstanbul sokaklarından Meclis kürsüsüne kadar uzanan bir siyasi yolculuk… Kimi zaman il başkanı, kimi zaman milletvekili, kimi zaman en zor günlerde partinin sığınağı. Gürsel Tekin, bu partinin hafızasıdır.

Bugün ise, ironik bir şekilde, partisine sadakatinin bedelini ödüyor. İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum olarak atandığı için disipline sevk edilmesi, aslında CHP’nin içine düştüğü çelişkilerin bir aynasıdır.

CHP’ye Sadakatin Adı: Gürsel Tekin

Gürsel Tekin’in CHP’liliğini kim tartışabilir?

O, 12 Eylül’ün baskıcı günlerinde bile partisini terk etmedi. Siyasetin en çetin dönemlerinde, şahsi çıkar peşinde koşmak yerine hep örgütün yanında oldu. Sokaklarda, meydanlarda, seçim sandıklarının başında partisini savundu.
Bugün birileri kalkıp onun CHP’liliğini sorguluyorsa, bilin ki asıl sorgulanması gerekenler dün başka partilerde boy gösterip bugün kendilerini “öz CHP’li” ilan edenlerdir.

Gerçek CHP’liler bellidir. Gürsel Tekin o çizginin yaşayan temsilcisidir.

Bir Partinin Kendi Çınarını Kesmesi

CHP, kendi çınarlarını keserek büyüyemez.

Gürsel Tekin gibi emektarları dışlamak, sadece bir ismi değil, aynı zamanda partinin hafızasını, vicdanını ve samimiyetini yok etmektir.

Unutulmamalıdır ki; bir partiyi iktidara taşıyacak olan, günübirlik siyasetçiler değil, halkın güvenini yıllarca kazanmış, sahada emek vermiş gerçek dava insanlarıdır. Gürsel Tekin bu yönüyle CHP’nin en büyük değerlerinden biridir.

Bugün yaşananlar, CHP’nin geleceği için alarm zilleridir.

Gürsel Tekin gibi isimlere sahip çıkmak, sadece bir kişiyi savunmak değil, aynı zamanda CHP’nin tarihine ve ideallerine sahip çıkmaktır.

Çünkü unutmayalım: Gürsel Tekin’i dışlayan bir CHP, kendi evlatlarını yok eden bir CHP olur.

Böyle bir parti ise millete ne umut, ne de gelecek vadeder.