İsrail ve Netanyahu bugün dünyanın başında adeta bir bela ekseni olarak durmaya devam ediyor. 2023 yılının Ekim ayında kurgulanan bir senaryo üzerinden Filistin işgal planı devreye sokuldu. Bildiğimiz kadarıyla 60 binin üzerinde şehit var; bunun üçte ikisi kadın ve çocuklar. Kayıpların gerçekte 100 binin de üzerinde olması kuvvetle muhtemel.
Yaşanan ve yaşanmak istenenler sadece Filistin sınırlarıyla sınırlı değil. Planın devamında Lübnan, Suriye ve İran var. Gücü yeterse son durak Türkiye olacak. Peki neden? Onlara göre “vaat edilmiş topraklar” masalı üzerinden bu işgali sürdürmek zorundalar. Bana göre bu sadece bir inanç hikâyesi değil, bölgeyi sürekli kan ve kaosa mahkûm etme politikasının bahanesi.
Geçtiğimiz günlerde Netanyahu, Katar’ın başkenti Doha’ya Hamas bahanesiyle saldırı düzenledi. Neyse ki Türkiye’nin desteği ve alınan istihbarat sayesinde bu saldırı az sayıda kayıpla atlatıldı.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı–Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi için Doha’ya gitti. Orada mesajı çok netti:
“Türkiye, her koşulda Filistin davasının bayraktarı olmayı sürdürecektir.”
Erdoğan’ın bu sözlerinden hemen sonra Netanyahu, ABD bayrağı arkasında kameraların karşısına çıkarak “Kudüs bizim” mesajını verdi. Bu aslında Erdoğan’ın kararlı duruşundan ne kadar çekindiğinin de göstergesiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan cevabı geciktirmedi:
“Kudüs’teki haklarımızdan geri adım atmayacağız.”
Özetle Netanyahu, üç yılı aşkın süredir ilan ettiği savaşı, iç kamuoyuna seçimden kaçmak için bir bahane olarak uzatıyor. Bir katil olduğu ortada. Ne zaman, ne yapacağı belirsiz; fakat karşısında kararlı bir Türkiye ve Erdoğan olduğu sürece korkusu büyüyor.
İsrail, evet, teknoloji ve üretim açısından güçlü bir ülke. Ama ordusu aynı ölçüde güçlü değil. Türkiye ile doğrudan karşı karşıya gelmesi, İsrail için sonun başlangıcı olur. İşte bu yüzden Türkiye’nin Filistin için verdiği mücadele onları rahatsız ediyor.
Netanyahu eninde sonunda savaş suçlusu olarak yargılanacaktır. Bu kaçınılmazdır. 1945’te Yahudilere karşı işlenen insanlık suçunun bir benzerini Netanyahu bugün Filistin halkına işliyor.
Sonuç olarak bizim önümüzde tek bir yol var: Her açıdan güçlü olmak. Çünkü güçlü olmayan bir Türkiye, İsrail’in elinde büyük bir koz olur. Terörden arınmış, ekonomik ve siyasi olarak sağlam bir Türkiye vazgeçilmezdir.
Sağlıcakla kalın.